94.Phone Addiction
94.Teléfono Adicción
94.Téléphone Dépendance
94.Telefono Dipendenza
94.電話中毒
94.전화 중독
94.Dependência telefónica
94.Telefon Bağımlılığı
94.Телефонна залежність
94.电话成瘾
Todd: Okay, so, Jen, we're gonna talk about media and technology, phones and music, things like that.
|||||話すつもり|||||||||||
So the first one is, how addicted are you to your phone?
Итак, первое: насколько вы зависимы от своего телефона?
Birincisi, telefonunuza ne kadar bağımlısınız?
How long can you go without using our phone?
どれくらい||できる|あなたは||使わずに|||
Telefonumuzu kullanmadan ne kadar süre dayanabilirsiniz?
Jen: That's a difficult question because I'm very, I would say, I'm very addicted to my phone because I keep on checking it every five minutes.
|||||||||||||hooked on||||||||||||
|||||||||||||依存している||||||||||||
Jen: Bu zor bir soru çünkü ben telefonuma çok bağımlıyım diyebilirim çünkü her beş dakikada bir kontrol ediyorum.
I feel like without my phone my head doesn't, my brain stops working, you know?
Telefonum olmadan kafamın, beynimin çalışmadığını hissediyorum, anlıyor musunuz?
Todd: Wow.
Vay canına.
Jen: I would say the maximum I can stay without it would be one or two hours.
Jen: Onsuz en fazla bir ya da iki saat kalabileceğimi söyleyebilirim.
Todd: You've got to be kidding me.
|||||scherzen|
|冗談でしょう||||冗談でしょう|
Şaka yapıyor olmalısın.
Jen: I mean, if you asked me in the past, yeah, I could stay without it for while, but nowadays, I don't even own a watch so that would be my time as well, so, I have to keep checking it.
Jen: Yani, geçmişte sorsaydınız, evet, bir süre onsuz kalabilirdim, ama bugünlerde saatim bile yok, bu yüzden bu benim de zamanım olacak, bu yüzden sürekli kontrol etmem gerekiyor.
What about you?
Peki ya sen?
Todd: We are polar opposites.
|||正反対の|正反対
Todd: Biz zıt kutuplarız.
Actually, I am so bad about not using my phone, and that's a smart phone, actually I have two.
Aslında telefonumu kullanmama konusunda çok kötüyüm ve bu bir akıllı telefon, aslında iki tane var.
I have an Android Galaxy and I have an iPhone.
Bir Android Galaxy'm ve bir iPhone'um var.
I set them down and forget where they are, and go days without actually checking them sometimes.
Onları bir yere koyup nerede olduklarını unutuyorum ve bazen kontrol etmeden günler geçiriyorum.
I'll go to work and somebody will be like, are you mad at me?
|||||||||||怒っている||
İşe gideceğim ve biri bana kızgın mısın diyecek?
I've been trying to reach you and you won't ... And I'm like, no, I'm not mad at you, why?
||||連絡する||||||||||||||
Sana ulaşmaya çalışıyorum ve sen ulaşmıyorsun. Ben de diyorum ki, hayır, sana kızgın değilim, neden?
I'm like, oh, I haven't checked my phone in two days.
İki gündür telefonumu kontrol etmedim.
Jen: That sounds so crazy to me because I could never go without my phone for two days.
Jen: Bu bana çok çılgınca geliyor çünkü ben asla iki gün boyunca telefonsuz kalamam.
Todd: Well, one, there's a couple things.
Todd: Birincisi, birkaç şey var.
One, it's old school, right?
Birincisi, eski moda, değil mi?
And two, I get all my information on the Internet on a PC.
İkincisi, internetteki tüm bilgilerimi bir bilgisayardan alıyorum.
So I'm working, so I get everything on the Internet, like Facebook, news, stuff like that.
Çalışıyorum, bu yüzden her şeyi internetten alıyorum, Facebook, haberler ve bunun gibi şeyler.
The computer, like you said, tells the time.
Bilgisayar, dediğiniz gibi, saati söylüyor.
So I actually forget about my phone.
Yani aslında telefonumu unutuyorum.
Jen: I think if I had a PC then I would also forget my phone.
Jen: Sanırım bir bilgisayarım olsaydı telefonumu da unuturdum.
Todd: But your generation, it's all in your hand, right?
|||世代||||||
Todd: Ama senin neslin, her şey senin elinde, değil mi?
Jen: That's right because it's more convenient.
||||||praktischer
Jen: Doğru çünkü daha uygun.
Todd: Have you heard the term second brain?
|||||用語||
Todd: İkinci beyin terimini duydunuz mu?
Jen: No.
Todd: Yeah, somebody at some teacher conference was saying that phones are students' second brain, so they use it, you hold it and you have two brains, one in your hands and one in your head.
||||||教師会議|||||||||||||||||||||||||||||
Todd: Evet, bir öğretmen konferansında birisi telefonların öğrencilerin ikinci beyni olduğunu söylüyordu, yani onu kullanıyorlar, onu tutuyorsunuz ve iki beyniniz var, biri ellerinizde diğeri kafanızda.
Jen: I would agree.
Todd: It's weird.
||Todd: Es ist seltsam.
||トッド:変だ。
So how about music?
How addicted are you to music?
Do you have to have music playing all the time?
Her zaman müzik çalmak zorunda mısınız?
Jen: Not all the time but then I would have to listen to music at least once a day because it just refreshes your mind and you can relieve from your stress through music.
||||||||||||||||||||||renews||||||alleviate|||||
||||||||||||||||||||||||||||和らげる|||||
Jen: Her zaman değil ama günde en az bir kez müzik dinlemem gerekiyor çünkü müzik zihninizi tazeliyor ve stresinizi müzik yoluyla atabiliyorsunuz.
But it depends upon what kind of music you have.
||次第です|次第で||||||
Ama bu ne tür bir müziğiniz olduğuna bağlı.
What about you?
Peki ya sen?
Do you like listening to music?
|||hearing music||
Müzik dinlemeyi sever misiniz?
Todd: No.
I do, but I'm not a music aficionado, and I always listen to the same ten songs.
|||||||愛好家|||||||||
I think a lot of older people, we kind of get into that rut where I listen, honestly, to music.
|||||||||||||routine||||||
|||||||||||||マンネリ化||||正直に||
And I'm from the 80s, so I'm 48, I'm almost 50.
Ve ben 80'lerdenim, yani 48 yaşındayım, neredeyse 50 yaşındayım.
So I love music from the 70s and 80s and that's all I listen to.
Bu yüzden 70'li ve 80'li yılların müziklerini seviyorum ve dinlediğim tek şey bu.
Jen: That's understandable.
||Das ist verständlich.
||Makes sense
Jen: Bu anlaşılabilir bir durum.
Actually, I also have a lot of old songs, but I just don't listen, I just, it's not like I just keep on listening to those music.
Aslında çok sayıda eski şarkım da var ama dinlemiyorum, sadece, o müzikleri dinlemeye devam etmek gibi bir şey değil.
I actually keep on adding more music, more songs to it so that my play list is updated every now and then.
||||追加する|||||||||||||||||
Aslında daha fazla müzik, daha fazla şarkı eklemeye devam ediyorum, böylece çalma listem her seferinde güncelleniyor.
I think, if you have good music, you will actually be addicted to it.
|||||||||実際に||||
Bence iyi bir müziğiniz varsa, ona gerçekten bağımlı olursunuz.
Maybe you don't have good music.
Belki de iyi bir müziğiniz yoktur.
Todd: No, the music from the 80s is good.
Todd: Hayır, 80'lerin müziği iyidir.
Okay, so what about TV?
Tamam, peki ya televizyon?
Do you watch TV every day?
Her gün televizyon izliyor musunuz?
Jen: Not so much because lately I've been so busy at school so I cannot really, yeah, I don't watch much TV.
|||||最近||||||||||||||||
Jen: Çok fazla değil çünkü son zamanlarda okulda çok meşguldüm, bu yüzden gerçekten, evet, çok fazla televizyon izlemiyorum.
But, during weekends, yeah, I do like to watch new movies or different series.
|||||||||||||シリーズ
Ama hafta sonları, evet, yeni filmler veya farklı diziler izlemeyi seviyorum.
Todd: What about, are you one of those people that will stay up till 2:00, 3:00, 4:00 in the morning just watching YouTube videos?
|どうですか|||||||||||起きている|まで|||||||
Todd: Peki ya siz sabah 2:00, 3:00, 4:00'e kadar YouTube videoları izleyen insanlardan mısınız?
Jen: Not YouTube videos but yes, if I'm addicted to some series then I would just binge watch and watch them till 5:00 in the morning.
||||||||||||||||一気見||||||||
Jen: YouTube videoları değil ama evet, eğer bir dizinin bağımlısıysam o diziyi sabahın 5'ine kadar izlerim.
Джен: Не YouTube відео, але так, якщо я залежна від якихось серіалів, я б просто дивилася їх до 5:00 ранку.
Todd: What shows do you watch?
Todd: Hangi programları izliyorsun?
Jen: Shows.
Gösteriler.
Recently I've been watching Suits, it's like, it's a new series and it's really good.
Son zamanlarda Suits'i izliyorum, yeni bir dizi ve gerçekten çok iyi.
You should try it, too.
Todd: Okay, I'll have to check it out.
Todd: Tamam, kontrol etmem gerekecek.
Thanks.
Jen: You're welcome, Todd.